AnasayfaEdebiyat

Sözlü Kompozisyon Türleri

Konferans: Konferans, ilim, sanat, hukuk, edebiyat gibi çeşitli konularda bilgi vermek amacıyla yapılan uzun konuşma.   Bir hitap çeşidi olan kon

Dede Korkut
Karacaoğlan
Konularına Göre Şiir Çeşitleri -1 (Recai KAPUSUZOĞLU)

Konferans:

Konferans, ilim, sanat, hukuk, edebiyat gibi çeşitli konularda bilgi vermek amacıyla yapılan uzun konuşma.

 

Bir hitap çeşidi olan konferans, bilgi verme esasına dayanmaktadır. Konferans, bir tezi veya görüşü, bir konuyu açıklamak için daha çok akademik yerlerde verilir. Konferans veren kimsede, bir hatibin özelliklerinden ziyade derin ve geniş malumat, orijinal ve sağlam bir görüş sahibi olması istenir. Konferansçı heyecanlı konuşmalar yapmak ve dinleyicileri galeyana getirmek yerine, onların merak ve araştırma, öğrenme arzusuna seslenen bir hatiptir. Konferans, nutuk üslubuyla verilmez.

 

SUNUM

 

Bilgileri yenileyen, pekiştiren, hatırlatan, önemli noktaları öne çıkaran; bir çalışma sonucunu açıklayan; laboratuar araştırmalarını sunan, anket sonuçlarını ifade eden; önemli olay ve olguları dile getirmek üzere yapılan konuşmalara sunum adı verilir.

 

Sunumda amaç; bilgileri yenileme, araştırma ve anket sonuçlarını değerlendirme, bilime katkıda bulunmadır. Sunumlarda dinleyici kitlesinin, konuya ilgi duyan kişilerden oluşur ve sunumda eldeki teknik imkânlardan yararlanmaya özen gösterilir

 

Sunumdan Önce Yapılması Gerekenler

 

Sunumu yapan kişinin sunumdan önce bazı noktalara dikkat etmesi gerekir.

• Öncelikle bir konu seçilmelidir. Bu konu güncel olmalıdır.

• Sunumun hazırlığında bol ve değişik kaynaktan yararlanmak faydalıdır.

• Sunum yerinin daha önceden görülmesi gerekir.

• Prova yapma, kullanacağı malzemelerin kontrolü sunumu yapan kişinin amacına ulaşmasında yararlı olacaktır.

 

Sunum Sırasında Yapılması Gerekenler

 

• Sunum esnasında ciddi, ağırbaşlı, temiz ve derli toplu görünüm önemlidir.

• Sunum yapacak kişi konuşma anında ses tonuna, jest ve mimiklerine, sahneyi veya kürsüyü rahat kullanmaya özen göstermelidir.

• Konuşmacının dinleyicilerle, başta bakışlar olmak üzere, vücut diliyle iletişim kurması daha etkili olur.

• Konuşmacı ses ve kelimelerin doğru telaffuza özen göstermesi gerekir.

• Sunumda, bilgisayar, cd, disket, projeksiyon cihazı, slayt makineleri, mikrofon gibi teknolojik araçlardan faydalanabiliriz.

• Görsel malzemenin en az espri kadar konuşmanıza ilgi ve tat katacağını unutmamalıyız.

 

Görsel Malzemenin Kullanılış Amacı

 

• Dinleyicilerin verilen bilgileri iyi algılamaları için

• Fikirleri, kavramları vb. anlatırken zaman kazanmak için

• Yanlış anlamalardan kaçınmak için

• Fikirleri sağlamlaştırmak için

• Tat ve espri katmak için

 

İyi hazırlanmış görsel malzemeyi, konuşmacı konuyla güzel ve uyumlu bir şekilde kullandığı zaman başarılı olur. Aksi durumlarda görsel araçlar dinleyicinin dikkatini dağıtabilir. Başka konuşmacı görsel malzeme kullanıyor diye değil, sizin konuşmanız görsel malzeme gerektiriyorsa kullanmalısınız.

 

Rakamlar, söylendiklerinde anlaşılmaları güç şeylerdir. Görsel olarak sergilendiklerinde daha kolay anlaşılır. Konuşmada; %55 görüntü, %38 ses, %7 sözler etkili olduğuna göre buradan slaytın önemi daha iyi ortaya çıkar. Bu yüzden sunum esnasında, slaytlarda konunun önemli yönlerini belirten özlü, açık ve etkili ifadeler yer almalıdır. Slayt metinlerini dinleyiciler dikkatle okurlar. Slaytlarla konuşma eş zamanlı olarak verilmelidir.

 

Sunumda, gerektiğinde daha önce hazırlanmış bazı belgeler, grafikler ve şekiller kullanılabilir. Malzemeleri bir başkası kullanacak ise konuşmacı ile malzemeleri kullanan kişi arasında uyum kaçınılmazdır.

Sunumda gereksiz ayrıntılara girilmemesi gerekir.

 

Sunum Sonrası Yapılması Gerekenler

• Sunum yapan konuşmacı sunumdan sonra dinleyicilerin soru sormalarına müsaade etmelidir.

• Konuşmacı sorulan sorulara tartışmaya girmeden doyurucu,açık ve net cevaplar vermelidir.

 

SÖYLEV (NUTUK)

Nutuk, kelime anlamı olarak, "söz, lakırdı; söyleyiş, söylemek kuvveti" demektir. Türkçede bu kelime daha çok "bir topluluğa karşı söylenilen söz, hitabet" karşılığında kullanılmaktadır.

Dinleyenleri coşturmak ve belli bir amaca yöneltmek; onlara bir duyguyu, bir düşünceyi, bir isteği, bir ülküyü aşılamak; önemli açıklamalarda bulunmak için yapılan etkili, coşkulu konuşmalara Söylev (Nutuk) denir.

Söylevler; dinleyenlerin zekâ durumlarına, hayal güçlerine, duygularına, ilgilerine göre hazırlanır. Dinleyenleri düşündürür, onlarda ilgi uyandırır, onları coşturur, onlara beklenen davranışı yaptırır.

 

Söylev (Nutuk), aslında bir sözlü kompozisyon ürünüdür. Yalnız nutuk, yazıya geçmişse ve kitabî özelliği varsa aynı zamanda yazılı kompozisyon ürünü olarak da kabul görür. Türk edebiyatının en güçlü söylev (nutuk = hitabet) örneği Atatürk’ ün "Büyük Nutku"dur.

 

 

RÖPORTAJ (GÖRÜŞÜM)

 

Yazarın okuyucularına bir konuyu inandırmak için, kişi, eşya ya da bir yerlerle ilgili olarak yaptığı incelemelerini, fotoğraflarla süsleyerek, kendi görüşünü de katarak yazdığı gazete yazısına RÖPORTAJ denir.

 

Röportaj yapacak olan kişide üstün bir görüş, anlayış, gözlem yeteneği olmalıdır.

 

Röportaj bir çeşit haberdir. Fakat röportajda bir bilgiden başka, yazarın izlenimleri, düşünceleri, görüşleri yer alır. Okullardaki duvar gazetelerine ve dergilere röportajlar hazırlamak yazma alanında yararlı bir başlangıç sayılabilir.

 

Röportajda konuyu güzel betimlemek, fotoğraflarla belgelemek, okuyucuyu inandırmak önemlidir. Röportajı hazırlayan kişi, konuyu iyice öğrenmeli, yerinde ve gerekli incelemeler yapmalı gerekli bilgileri toplamalıdır.

 

Röportaj planı iki çeşittir:

 

1.Yazar ön plandadır. İncelediği konuyu kendi anlatımı içinde verir.

 

2.Yazar konuya en sondan, en ilginç noktadan başlar. İlginç bir giriş yapar, sanki bir şok etkisi bırakır. Sonra incelemesinin başından anlatmaya başlar.

 

RÖPORTAJ

Yazarın okuyucularına bir konuyu inandırmak için kişi, eşya, eser ya da bir yerle ilgili olarak yaptığı incelemeleri, fotoğraflarla süsleyerek, kendi görüşlerini de katarak yazdığı gazete ve dergi yazılarına Röportaj denir.

 

Röportaj yapacak kişide üstün bir görüş, anlayış ve gözlem yeteneği olmalıdır. Röportaj, bir çeşit haberdir. Fakat röportajda bilgiden başka, yazarın izlenimleri, düşünceleri, görüşleri de yer alır. Röportajı hazırlayan kişi, konuyu iyice öğrenmeli, yerinde ve gerekli incelemeleri yapmalı, gerekli belgeleri toplamalıdır

 

Röportaj türü, gazeteciliğin gelişmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, röportaj, özellikle gazetecilerin uyguladığı bir türdür. Günümüzde radyo ve televizyon da çok önemli bir röportaj aracı konumundadır.

 

 

Röportaj, bir gazete yazısı olmasına karşın, gezi türüyle iç içe olması, bazen sanatsal kaygılarla kaleme alınması, sıradan bir aktarma değil de özel bir yorum değerlendirme değeri taşıması gibi özellikleriyle, edebiyat türü olarak da kabul edilmektedir.

Röportaj, daha çok, araştırmaya, incelemeye, soruşturmaya dayanan ve bazı gerçeklerin ortaya çıkmasına yardımcı olan bir yazı türüdür.

 

 

MÜLAKAT (GÖRÜŞME)

 

Tanınmış bir kişiyle, önemli bir olay, konu ya da sorun hakkında konuşmaya görüşmeye; bu görüşme sonunda yazılan yazıya mülakat denir.

 

Mülakat yapacak kişi, mülakatı yapacağı kişiye daha önce dileğini bildirir. Ondan gün ve buluşma saati belirtmesini ister. Konusunu söyler. Daha sonra sorularını hazırlar. Fakat soruların basit ve gülünç olmamasına özen gösterir. Mülakat yapacak olan kişi aşağıdaki plana uyar:

 

1.Buluşmak için karşı tarafa gün ve saati sormak,

 

2.Konu ile ilgili kısa bir bilgi hazırlamak,

 

3.Buluşma gerçekleştiği anda kendisini soru soracağı kişiye tanıtıcı sözleri hazırlamak,

4.Soru soracağı kişide iyi bir etki bırakacak kısa bir giriş konuşması hazırlamak,

5.Konuyu kısaca özetlemek.

 

 

2.TARTIŞMA

 

Tartışma, bir konu çevresinde lehte ve aleyhte karşılıklı düşünceleri ortaya koyma, problemlere cevap ve çözüm bulma; gerçek, doğru, iyi ve güzel olanı birlikte aramaktır.

 

Tartışma, bir nevi paylaşmadır. Tartışmayla analiz ve sentez yeteneğimizi geliştiririz. Kısaca tartışma olmasaydı insanlık gelişmez, hayat tekdüze, renksiz ve tatsız olurdu.

 

Tartışmada; karşılıklı saygı ve hoşgörü, nazik, sabırlı olma; konuşma kurallarına, verilen zamana ve sıraya uyma amaca ulaşmada yararlıdır.

 

Tartışmada bir konuda edinilmiş peşin hükümlerin, önceden alınmış kesin kararların, bilineni farklı cümlelerle devamlı tekrar etmenin, konu dışına çıkmanın tartışmaya yarar sağlamayacağı açıktır.

Tartışmayı yöneten bir başkana ihtiyaç vardır. Başkanın; konuyu ortaya koyup sınırlaması; konuşmacıların konu dışına çıkmalarını, konuyla ilgisiz ve gereksiz konuşmalarını engellemesi, konuşmacıların birbirini suçlamaya yönelik konuşmalarına izin vermemesi, tartışmanın kurallarına uygun yürütülmesini ve bir sonuca ulaştırılmasını, bu sonucun da bir rapor haline getirilmesini sağlaması gerekir.

 

 

3. PANEL

Panel tartışma türlerinden bir tanesidir. Toplumu ilgilendiren bir konunun dinleyiciler önünde, sohbet havası içinde, uzmanları tarafından tartışıldığı konuşmalara panel denir. Açık oturum ile panel özellikleri yönüyle birbirlerine çok benzerler. Hatta bazı kitaplarda panel ile açık oturum aynı konuşma türü olarak verilir. Arada sadece üslup farkı vardır.

Panelde amaç, bir konuda karara varmaktan ziyade sorunu çeşitli yönleriyle aydınlatmak, farklı görüşlerle farklı anlayışları ortaya koymaktır.

Panelde de bir başkan bulunur. Konuşmacı sayısı 3 ile 6 arasında değişebilir. Konuşmacılar, uzmanı oldukları konunun ayrı birer yönünü ele alırlar. Konuşmalar, açık oturumda olduğu gibi başkanın verdiği sıraya ve süreye göre yapılır.

Panelin sonunda, dinleyiciler panel üyelerine soru sorabilirler. Tartışma dinleyicilere de geçerse o zaman tartışma, forum şekline dönüşür.

 

Bir konun birkaç kişi tarafından, dinleyiciler önünde, karara varmadan, söyleşi havası içinde, çeşitli yönleriyle ortaya konmasına ve çeşitli görüşlerin, eğilimlerin ortaya çıkarılmasına PANEL denir.

 

Panelde bir başkan bulunur. Başkan konuşmacıların ortasında yer alır. Konuşmacılar bir masanın çevresinde toplanırlar. Panelde en az üç en çok altı konuşmacı yer alır. Genellikle küçük salonda ve az bir dinleyici önünde yapılan panellerde mikrofon kullanılmaz. Ama geniş bir topluluk önünde panele yapılacaksa konuşmacılar mikrofon kullanmalıdır.

Panel tartışması sonunda dinleyiciler konuşmacılara çeşitli sorular sorabilirler. Çeşitli panele konularından birkaç örnek verelim:

 

Trafik sıkışıklığı nasıl önlenebilir?

 

Öğretimde not verme olmasa eğitim gerçekleşebilir mi?

 

Okuldan kaçmaya yol açan nedenler ne olabilir? …gibi

 

SEMPOZYUM (BİLGİ ŞÖLENİ) (BİLİMSEL SUNUŞMA)

Bir konunun çeşitli yönleri üzerinde, aynı oturumda, konunun uzmanı değişik kimseler tarafından (çoğunlukla akademik konularda) yapılan seri konuşmalara bilgi şöleni (sempozyum) denir.

Bilgi şöleni, diğer konuşma türlerine göre daha ilmi ve ciddi bir sohbet havası içinde geçer. Konuşmacılar, konuyu kendi ilgi alanları açısından ele alırlar. Mesela, Yunus Emre konulu bir bilgi şöleninde konuşmacılardan biri onun yaşadığı dönemdeki siyasi gelişmeleri ele alırken; bir başkası Yunus Emre’nin şiirlerindeki insan sevgisinden bahsedebilir.

Bilgi şöleninde amaç, konuyu tartışmak değil, uzmanları tarafından olumlu ve olumsuz yönleriyle değerlendirilerek konuya bir çözüm üretmektir. Konuşmaların sonunda oturum başkanı, konuyu özetler ve çıkan sonucu dinleyicilere aktarır.

Bilgi şölenini, oturum başkanı yönetir. Konuşmacı üyelerin sayısı üç ile altı arasında değişebilir.

Üyelerin konuşma süreleri genellikle beş dakikadan az, yirmi dakikadan çok olmaz. Bilgi şöleni, konunun önemine ve uzunluğuna göre oturumlar halinde, ayrı salonlarda birkaç gün boyunca da sürebilir. Bu nitelikteki konuşmalar genellikle akademik konularda olur.

 

 

Ortaya konan bir konu hakkında aynı oturumda, çeşitli kişilerin yaptıkları açıklamalı konuşmalara SEMPOZYUM denir.

 

Sempozyumda bir başkan bulunur. Konuyu önceden saptamıştır. Bölümlere ayrılmıştır. Her bölüm için o bölümle bilgili olan ya da değişik mesleklerden en az üç en çok altı konuşmacı bulunur. Her konuşmacıyı kendi bölümüne hazırlattırır. Sempozyum yapılacağı zaman konuyu dinleyicilere sunar. Konuyla ilgili gereken açıklamaları yapar. Konuşmacıları takdim ederek mikrofona çağırır. Konuşmalar bittikten sonra ortaya konan görüşlerin kısa bir özetini yapar.

 

Sempozyumda her konuşma ayrı bir hazırlıktır, fakat birbirini tamamlayıcı sempozyumda da söyleşi ve içtenlik havası vardır. Konuşmalardan sonra konuşmacılar birbirlerine konu ile ilgili sorular sorabilirler. Böylece sempozyumdan panele geçilmiş olur. Daha sonra tartışmalara seyirciler de katılırsa panelden de forma geçilmiş olur.

 

FORUM

 

Bir başkanın yönetiminde, toplumu ilgilendiren bir konuda, farklı gruplardan oluşan dinleyicilerin söz sırası alarak konuşma kuralları içerisinde yaptıkları tartışmalara forum denir.

Forum, panelin devamında yapılacaksa başkan, panelin süresini bir saat; forumun süresini de yarım saat olarak sınırlayabilir. Bu durumda, panelden sonra forum yapılacağı konuşmalara başlanmadan duyurulmalıdır.

Forum, toplu tartışmaların başlı başına bir çeşidi sayılmamakla birlikte, dinleyicilerin konu üzerinde daha aktif ve farklı bakış açılarıyla düşünmelerini sağlar. Foruma davet edilen uzmanların görüşlerine de müracaat edilerek ortaya çıkabilecek yanlış anlayışların önüne geçilir.

Esasen forumda amaç belli kararlara varmak değil, konuyu değişik anlayışlarla, farklı boyutlarıyla ortaya koymaktır.

Forumda söz alan dinleyiciler, konuyla ilgisi olmayan özel sorunlarına değinmemelidir.

Sorular kısa, açık ve net olmalı, tartışma saygı kuralları içerisinde, kıncılıktan uzak, samimi bir hava içerisinde yapılmalı, tartışmadan beklenen amaca yardımcı olunmalıdır.

 

Ortaya konan bir konuyu, bir başkanın yönetiminde dinleyicilerin tartışmasına FORUM denir.

 

Dinleyicilere düşüncelerini anlatma fırsatı vermek, böylece onarlın konu üzerinde düşünmelerini sağlamak; konuyla ilgili olarak bilgisi ve deneyimi bulunan dinleyicilere konuşma fırsatı vermek; konuyla ilgili olarak daha önceden ortaya çıkmış olan yanlış anlamları düzeltmek; konuyla ilgili daha önce ortaya çıkmış görüşleri bir kez daha gözden geçirmek için forum denir.

 

Forum başkanı forum konusunu açıklar, açıklamaların nasıl yapılacağını, soruların nasıl sorulacağını belirtir. Tartışmanın verimli geçmesini olumlu sonuca varmasını sağlar. Sorulan sorulardan ve yapılan açıklamalardan iyi işitilemeyenleri dinleyicilere duyurur. Ortaya çıkan görüşleri özetleyerek forumun süresi içinde kapatır. Foruma katılan dinleyiciler kişisel, önemi olmayan ya da konu dışı olan sorular sormamalıdırlar. Çok soru sorarak başkalarının konuşma süresini daraltmamalıdırlar. Anlamı açık ve kısa sorular sormalıdırlar. Soru ve açıklamalar saygı kuralları içinde olmalıdır.

 

 

AÇIK OTURUM

 

Geniş halk kitlelerini ilgilendiren bir konunun, uzmanlarınca bir başkan yönetiminde dinleyici grubu önünde tartışıldığı konuşmalara açık oturum denir. Açık oturum, büyük bir salonda dinleyiciler önünde yapılabileceği gibi stüdyoya davet edilen dinleyiciler önünde veya dinleyici grubu olmadan da radyoda ya da televizyonda yapılabilir.

Konuşmacı sayısının üç veya beş kişi olarak tespit edildiği açık oturumlarda başkan önce konuyu açıklar, sonra konuşmacıları tanıtır ve sırayla söz verir. Başkanın konu hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Başkan, sırasıyla ve dönüşümlü olarak konuşmacılara sorular yöneltir, gerektiğinde kısa bir değerlendirme yapar. Tartışma boyunca tarafsız olmak, konuşmacılara verilen süreyi dengeli bir şekilde ayarlamak, tartışma kurallarının dışına çıkılmasını engellemek başkanın görevleri arasındadır.

Açık oturumun süresi konuya göre ayarlanmalıdır.

 

 

MÜNAZARA

 

Birer cümle halinde ifade edilen bir tezle antitezin, iki grup arasında bir hakem heyeti (jüri) huzurunda tartışıldığı konuşmalara münazara denir. Tartışmalarda yarışma kaygısı olmadığı halde, münazaralar birer fikir ve söz yarışmasıdır.

 

Tartışmalar için geçerli olan kurallar, münazaralar için de geçerlidir.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
WORDPRESS: 0
DISQUS: