GAZEL Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana Mey süzülmüş şîşeden ruhsar-ı âl olmu
GAZEL
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana
Mey süzülmüş şîşeden ruhsar-ı âl olmuş sana
Bûy-i gül taktîr olunmuş nâzın işlenmiş ucu
Biri olmuş hoy birisi dest-mâl olmuş sana
Şöyle gird olmuş Firengistân birikmiş bir yere
Sonra gelmiş gûşe-i ebrûda hâl olmuş sana
Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş
El-amân ey dil ne müşkil-ter suâl olmuş sana
Sen ne câmın mestisin âyâ kimin hayrânısın
Kendin aldırdın gönül n’oldun ne hal olmuş sana
Leblerin mecrûh olur dendân-ı sîn-i bûseden
Lâ’lin öptürmek bu hâletle muhâl olmuş sana
Yok bu şehr içre senin vasfettiğin dilber Nedîm
Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana
NEDİM
AÇIKLAMASI:
1. Beyit: Nezaket, kibarlık imbikten geçmiş, süzülmüş sana kol kanat olmuş. Şarap, süzülmüş gelmiş yanağına kırmızı rengini vermiş.
2. Gülün kokusu takdir edilmiş, nazın, cilvenin ucu işlenmiş. Biri senin kokun, biri mendilin olmuş.
3. Firengistan şöyle bir araya toplanmış, yoğunlaşmış sonra gelmiş kaşının köşesinde siyah bir ben olmuş.
4. O heykel kadar güzel Hristiyan güzeli sana şarap içip içmeyeceğini sormuş. El aman ey gönül sana ne zor soru sorulmuş böyle? Şarabı içerim, desen şarap haram, günaha girersin. İçmem, desen güzeli incitirsin.
5. Seni hangi kadeh sarhoş etti, hangi güzelin güzelliği aklını başından aldı. Ey gönül sen kendini kaybetmişsin sana böyle ne haller olmuş.
6. Dudaklarını öperken dişlerimin seni incitmesinden korkarım. Bu durumda kırmızı dudaklarını öpmek benim için imkansız bir hayal olmuştur.
7. Ey Nedim, senin özelliklerini sıraladığın bir güzellik bu şehirde yok. Sen bir perinin güzelliğinin hayalini görmüş onu gerçek sanmışsın.